Galatasaray Kupa

Galatasaray: Türk Telekom Stadı’nı Muhallebi Gibi Sallayan Aslanlar
Dinle bak arkadaşım. Galatasaray’ı biliyosun di mi? İstanbul’un Avrupa yakasındaki o sarı-kırmızı delilik? Sana bu 1905’te doğan çılgın aslanların hikayesini anlatayım - büyük dedenin büyük dedesinden bile yaşlı herhalde.
Bu Canavar Aslında Nedir Ki?
Yani bu Galatasaray olayı, caminin arkasındaki tozlu sahada oynayan mahalle takımı gibi değil. Yok yok! Bu tam teşekküllü spor kulübü - basketbolu var, voleybolu var, yüzmesi bile var galiba? Ama futbol… ah, futbol işte ekmeğin tereyağını bulduğu yer, nasıl derler.
O Galatasaray Lisesi’ndeki (kulağa Fransızca geliyo dimi? Çünkü öyle!) şık öğrenciler tarafından kurulmuş. Bu çocuklar 1905 Ekim’inde “Yahu, top tekelim de tarih yazalım” demişler. Ve valla yanılmamışlar.
Bu Aralar Neler Pişiyo?
Şu an 2025’te, Cimbom (sevgi pıtırcığı modundayken böyle diyoruz) kalelerinde rahat oturuyo - Türk Telekom Stadyumu. Taraftarlar buraya ne diyo biliyo musun? Cehennem! Cehennemin ta kendisi! Çünkü 52.000 çılgın Türk bağırmaya başlayınca, cennetteki melekler bile kulaklarını kapatıyo.
2011’de dünyanın en gürültülü stadyum rekorunu kırdıkları zamanı hatırlıyo musun? 140,76 desibel! Atatürk Havalimanı’ndan kalkan jet motorundan daha gürültülü (huzur içinde yatsın). Bilim adamları 160’ta insan kulak zarı patlayabilir demiş. Bu deliler nerdeyse oraya ulaşacakmış!
Sarı-Kırmızılıları Gelecekte Neler Bekliyo?
Gelecek sezon… nasıl desem… baharatlı görünüyo? Bugünlerde futbolda dolaşan onca Suudi parasıyla (milyarlarca dolar, baklava kağıdından değersiz olan zavallı liramız değil), her takım mutluluğu satın almaya çalışıyo. Ama Galatasaray? Onlarda paranın satın alamayacağı bişey var - o özel İstanbul deliliği.
Stadyumu yine yükseltmeyi planlıyolarmış. Belki kendi gürültü rekorlarını kırmak istiyolar? Belki de rakip takımların maç başlamadan altlarına yapmaları için özel hoparlörler koyuyolar. Kim bilir bu aslanlarla.
Komik olan ne biliyo musun? Her golden sonra “I Will Survive” çalıyolar - teyzenin saçının kabarık olduğu zamanlardan o disko şarkısı. 1992’de başlamış hala devam ediyo. Bazı geleneklere dokunmazsın, büyükannenin börek tarifi ya da taksi şoförüyle yol tartışması gibi.
İşin Aslı
Bak sana düz söyliyim - Galatasaray sadece futbol kulübü değil. Nasıl anlatsam… Rakıya su katınca beyazlaşır ya? İşte Galatasaray’ın İstanbul’un ruhuyla karışması öyle. Artık ayıramazsın.
UEFA Kupası’nı kazanan ilk Türk takımı, UEFA Süper Kupası’nı kapan ilk takım (2000’de 1 dolar hala 1 liraydı - güzel günlerdi!). Bu başarılar Florya’daki kupa odasında güzelce duruyo, temizlikçi teyze dokunmaya korktuğu için tozlanıyodur muhtemelen.
Bazıları Türk futbolu akşam yemeğine geç kalan dolmuş şoförü gibi yokuş aşağı gidiyo diyo. Doğru olabilir. Ama 25 milyon taraftar kayınvalidesinin altın bileziklerini sezonluk bilet için satmaya hazırken, bu gemi yakın zamanda batmaz.
İşte sana fındık kabuğunda Galatasaray. Veya simit deliğinde mi demeliyim? 1905’teki o züppe öğrencilerden bugünün Mecidiyeköy trafiğini düzenli gösterecek aslanlarına, bu kulüp dikey döner gibi dönmeye devam ediyo.
Bi dahaki sefere İstanbul’dayken Asya yakasından kükreme sesleri duyarsan, endişelenme - sadece Galatasaray taraftarları ses tellerini ısıtıyodur. Muhtemelen yine birinin Çarşamba akşamını kabusa çevirmeye hazırlanıyolar.
Galatasaray: Türk Telekom Stadı’nı Muhallebi Gibi Sallayan Aslanlar
Dinle bak arkadaşım. Galatasaray’ı biliyosun di mi? İstanbul’un Avrupa yakasındaki o sarı-kırmızı delilik? Sana bu 1905’te doğan çılgın aslanların hikayesini anlatayım - büyük dedenin büyük dedesinden bile yaşlı herhalde.
Bu Canavar Aslında Nedir Ki?
Yani bu Galatasaray olayı, caminin arkasındaki tozlu sahada oynayan mahalle takımı gibi değil. Yok yok! Bu tam teşekküllü spor kulübü - basketbolu var, voleybolu var, yüzmesi bile var galiba? Ama futbol… ah, futbol işte ekmeğin tereyağını bulduğu yer, nasıl derler.
O Galatasaray Lisesi’ndeki (kulağa Fransızca geliyo dimi? Çünkü öyle!) şık öğrenciler tarafından kurulmuş. Bu çocuklar 1905 Ekim’inde “Yahu, top tekelim de tarih yazalım” demişler. Ve valla yanılmamışlar.
Bu Aralar Neler Pişiyo?
Şu an 2025’te, Cimbom (sevgi pıtırcığı modundayken böyle diyoruz) kalelerinde rahat oturuyo - Türk Telekom Stadyumu. Taraftarlar buraya ne diyo biliyo musun? Cehennem! Cehennemin ta kendisi! Çünkü 52.000 çılgın Türk bağırmaya başlayınca, cennetteki melekler bile kulaklarını kapatıyo.
2011’de dünyanın en gürültülü stadyum rekorunu kırdıkları zamanı hatırlıyo musun? 140,76 desibel! Atatürk Havalimanı’ndan kalkan jet motorundan daha gürültülü (huzur içinde yatsın). Bilim adamları 160’ta insan kulak zarı patlayabilir demiş. Bu deliler nerdeyse oraya ulaşacakmış!
Kupa Odası: Temizlikçi Teyzenin Korkulu Rüyası
Hah, kupa odasından bahsetmişken… Geçen gün stadyum turuna katılan bi arkadaş anlattı, vallahi inanmazsın. Giriyosun içeri, sanki Kapalıçarşı’nın altın dükkanına girmişsin! Sağda solda 58 tane kupa parlıyo - 25 tane Süper Lig şampiyonluğu, 19 Türkiye Kupası, 17 Süper Kupa… Sayarken parmakların yetmiyo.
Geçen sezon yine şampiyon oldular ya (24. kez!), temizlikçi Ayşe teyze “Yahu bunları nereye koyacaz, yer kalmadı ki!” diye söyleniyomuş. Doğru söylüyo kadın - bazı kupaları üst üste koymaya başlamışlar, apartman gibi. Bi tanesi devrilse domino etkisi yaratır, hepsi gider.
En komik olanı ne biliyo musun? Victor Osimhen transfer olduğunda kupa odasına götürmüşler. Adam’ın gözleri fal taşı gibi açılmış, ağzı bi karış açık kalmış. Napoli’de tek kupa kazanmış zavallı, burda kupa bolluğundan hangisine bakacağını şaşırmış. “Bunların hepsi gerçek mi?” diye sormuş. Rehber gülerek “Gerçek tabii, sahtesini niye koyalım ki, Tahtakale’de miyiz?” demiş.
UEFA Kupası ve UEFA Süper Kupa’yı özel bi yere koymuşlar - camdan bi dolabın içinde, sanki Topkapı Sarayı’ndaki Kaşıkçı Elması gibi. Bazen turistler geliyo, selfie çekinmek istiyo. Güvenlik “Dokunma len, parmak izin kalmasın!” diye bağırıyo. Sanki CSI Istanbul’da delil topluyolar.
Benim bi teorim var: Yakında kupa odası için ek bina yapmaları gerekecek. Veya belki Dolmabahçe Sarayı’ndan oda kiralayabilirler? Padişahlar gitti, kupalar gelsin. Mantıklı değil mi?
Duyduğuma göre bazı eski kupalar depoda bekliyomuş. Yer yok diye koyamamışlar. 1960’lardan kalma bi kupa varmış, paslanmaya başlamış, cilalama parası yok. Ekonomi kötü ya, kupalar bile mağdur.
Sarı-Kırmızılıları Gelecekte Neler Bekliyo?
Gelecek sezon… nasıl desem… baharatlı görünüyo? Bugünlerde futbolda dolaşan onca Suudi parasıyla (milyarlarca dolar, baklava kağıdından değersiz olan zavallı liramız değil), her takım mutluluğu satın almaya çalışıyo. Ama Galatasaray? Onlarda paranın satın alamayacağı bişey var - o özel İstanbul deliliği.
Stadyumu yine yükseltmeyi planlıyolarmış. Belki kendi gürültü rekorlarını kırmak istiyolar? Belki de rakip takımların maç başlamadan altlarına yapmaları için özel hoparlörler koyuyolar. Kim bilir bu aslanlarla.
Komik olan ne biliyo musun? Her golden sonra “I Will Survive” çalıyolar - teyzenin saçının kabarık olduğu zamanlardan o disko şarkısı. 1992’de başlamış hala devam ediyo. Bazı geleneklere dokunmazsın, büyükannenin börek tarifi ya da taksi şoförüyle yol tartışması gibi.
İşin Aslı
Bak sana düz söyliyim - Galatasaray sadece futbol kulübü değil. Nasıl anlatsam… Rakıya su katınca beyazlaşır ya? İşte Galatasaray’ın İstanbul’un ruhuyla karışması öyle. Artık ayıramazsın.
UEFA Kupası’nı kazanan ilk Türk takımı, UEFA Süper Kupası’nı kapan ilk takım (2000’de 1 dolar hala 1 liraydı - güzel günlerdi!). Bu başarılar Florya’daki kupa odasında güzelce duruyo, temizlikçi teyze dokunmaya korktuğu için tozlanıyodur muhtemelen.
Bazıları Türk futbolu akşam yemeğine geç kalan dolmuş şoförü gibi yokuş aşağı gidiyo diyo. Doğru olabilir. Ama 25 milyon taraftar kayınvalidesinin altın bileziklerini sezonluk bilet için satmaya hazırken, bu gemi yakın zamanda batmaz.
İşte sana fındık kabuğunda Galatasaray. Veya simit deliğinde mi demeliyim? 1905’teki o züppe öğrencilerden bugünün Mecidiyeköy trafiğini düzenli gösterecek aslanlarına, bu kulüp dikey döner gibi dönmeye devam ediyo.
Bi dahaki sefere İstanbul’dayken Asya yakasından kükreme sesleri duyarsan, endişelenme - sadece Galatasaray taraftarları ses tellerini ısıtıyodur. Muhtemelen yine birinin Çarşamba akşamını kabusa çevirmeye hazırlanıyolar.